Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Diyabet Tip 2: İlaçlar ve Tedavi Yöntemleri
Tip 1 diyabette, pankreas kan şekerini düşürücü hormon insülini yeterli seviyede veya hiç üretemez. Otoimmün bir rahatsızlık olan tip 1 diyabet, hastaların genellikle şırınga, kalem veya insülin pompasıyla hormon insülini yapay olarak almak zorunda olduğu bir durumdur. Tip 2 diyabette ise hastalığın ilerlemesi ile birlikte insülin tedavisi gerekebilir. Bu, vücudun kendisinin yeterli miktarda insülin üretmediği ve diyet veya fiziksel aktivitelerin, kan şekeri düşürücü ilaç tedavisinin yetersiz olduğu durumları kapsar.
Bu yazıda, güncel geçerli direktifler dahilinde diyabet tedavisi hakkında genel bilgiler sunacağız. Ancak lütfen, bu bilgilerin hekim konsültasyonu yerine geçmemesi gerektiğini unutmayın. Bireysel terapi seçeneklerini hekiminizle görüşmeli ve onun önerilerini dikkate almalısınız.
İçindekiler
Diyabet eğitimlerinde hastalar, insülin terapisini günlük yaşamlarında nasıl uygulayacakları konusunda bilgilendirilir. Terapi süreci ve adaptasyon, doktorun rehberliğinde ve yakın bir işbirliği içerisinde gerçekleşmelidir.
İnsülin tedavisinin amacı, kan şekeri seviyesini düşürerek diyabetin ikincil komplikasyonlarını önlemektir. Kan şekeri seviyesi sürekli yüksek olduğunda, damarlar ve sinirler zarar görebilir. Bu nedenle, kan şekerini düşürmeye yönelik ilaçların amacı, bu olumsuz etkileri mümkün olduğunca engellemek veya geciktirmektir.
Sağlıklı bir bireyde, yemekten sonra kan şekeri seviyesi arttığında, pankreas her zaman kana artan miktarda insülin salgılar. Bu insülin salınımı, özellikle karbonhidrat alımıyla tetiklenir. Ayrıca, çeşitli şeker ve yağ metabolizması süreçlerini düzenleyen temel bir insülin üretimi de söz konusudur.
İnsülin ihtiyacı, hamilelik ve emzirme gibi belirli yaşam koşullarında değişebilir. Ayrıca enfeksiyonlar, eşlik eden diğer hastalıklar veya ameliyatlar da metabolizmayı etkileyebilir. Genellikle, insülin ihtiyacı bu tür durumlarda artar.
İnsülin preparatları genellikle insülin türlerine (hızlı etkili, kısa etkili, orta etkili ve uzun etkili) göre sınıflandırılır. Hızlı ve kısa etkili insülinler genellikle öğünlerle birlikte kullanılırken, orta ve uzun etkili insülinler genellikle günde bir veya iki kez sabah ve/veya akşam uygulanır.
İnsülin uygulamaları genellikle deri altına yapılır. Kullanılan insülinin türü ve dozu, hastanın yaşam tarzına, diyetine ve genel sağlık durumuna bağlıdır. Dozlar genellikle hastanın kan şekeri düzeylerine, yemeklerine ve fiziksel aktivitelerine göre ayarlanır.
İnsülin tedavisinin etkinliğini kontrol etmek ve kan şekeri düzeylerini düzenlemek için düzenli kan şekeri ölçümleri yapılması gerekmektedir. Bireysel kan şekeri hedefleri genellikle kişinin yaşına, diyabetin süresine, diyabet komplikasyonlarının varlığına ve genel sağlık durumuna bağlıdır.
Diyabetli bir kişinin kendi kendine kan şekeri ölçümü yapabilmesi önemlidir. Bu, genellikle öğünlerden önce ve sonra, uyandıktan sonra ve yatmadan önce yapılır.